War Thunder background
Uçak Yapıları
Dikkat! Bu haber sitemizin eski bir sürümünde paylaşıldı. Bazı tarayıcı sürümlerinde çeşitli görüntüleme sorunları yaşanabilir.


Uçak yapıları son derece derin ama bir o kadar da etkileyici bir konudur çünkü mükemmel uçağı yapmak için çabalayan mühendislerin, tasarımcıların zihninlerindeki düşünceleri ortaya çıkarır.

Denizden çıkarılmış bir Blohm & Voss BV 138, Elsinore, Denmark;
dev çelik kanat lonjeronu, alüminyum gövdenin üzerine monte edilmiş.

Tahta uçak gövdesi yapmak için mükemmel bir malzemedir, ağırlığın dayanıklılığa oranı çeliğinkine eşittir ve buna rağmen ucuz el aletleri ile biçim alır ve şekil verilebilir. Ayrıca bolca bulunur ve ucuzdur ancak zayıf tarafı dayanımının istikrarsız olması ve ıslandığında çürümeye karşı dayanıksız olmasıdır. Yüzyıllar boyunca uçak yapma deneyimleri için ağaç ve kanvas kullanımı başarısız olmuştur çünkü yapanlar uçuş fiziğinin temellerini anlamamışlardı. Wright Flyer başarılıydı çünkü Wright kardeşler fizik kanunlarını tam olarak araştırdılar ve uçuş için yeterli kaldırma kuvvetini üretecek en hafif yapıyı tasarladılar. Havacılık dünyasının kapılarını açan olay işte bu temel mühendislik atılımıydı. Sonraki 30 yılda ağaç yapılar, bitmiş yapıya ek ağırlık getirmeden güçlendiren laminasyon ve dokuma gibi yeni tekniklerle standartları oluşturdu. Özellikle 1. Dünya Savaşında nispeten daha ucuz genel iş gücü sağlayan mobilya üreticileri ile iskelet çerçevesini kaplamak için kumaş diken kadın terziler sıklıkla uçak yapmak için işe alındılar. Po-2 ve I-15 in tahta yapısı adeta işin anahtarı olmuştu ve MiG kısmen bununla ilgilenmişti. Tahta kullanımı, Fw-190 serisinde olduğu gibi büyük pervanelerde kalıcı oldu ancak metale geçiş süreci başlamış olmasına rağmen göreceğimiz üzere tamamen oyun dışı kalmamıştı.

RAF Cosford Müzesinde restore edilen bir Wellington; tam restorasyon, uçağın dövülmüş bölgelere sahip jeodezik iskeletini ve kumaş kaplamasını gösteriyor

1920 yılı metalurji ve üretim süreçlerinde gelişmelere tanık oldu. Artık çelik ve aluminyum tahtanın yerini almaya başlamıştı. “Uzay kafes sisteminde” kaynatılmış kromlu (krom + molibden (41xx)) çelik boru tahtadan bariz derecede daha güçlüydü (ve aluminyumdan da daha dayanıklı) pek fazla ağır da değildi ve neticede üretimi de ucuzdu. Oldukça etkili bir tasarım elemanıydı öyle ki örnek olarak oyundan bildiğimiz Ki-10’lar, Yak’lar, Hurricane’ler, MiG’ler, He-51’ler gibi bir çok uçakta yaygındı. Uzay kafes sisteminin kusuru, tahta veya aluminyum kafesin ağırlık yapan kumaş ile kaplanmasının gerekmesiydi. Bazı uçaklarda kanat lonjeronları için çelik kullanabilmek için farklı formüller uygulandı. IL-2 serisi ve Hs-129 ilk kez Dr. Hugo Junkers tarafından 1. Dünya Savaşında “J.1” olarak tasavvur edilen ve uygulanan çeliği hem iskelet hemde zırh için çift amaçlı kullandılar.

Uçuşun malzemesi aluminyumdur çünkü mükemmel sağlamlık/ağırlık oranına sahiptir ve ideal aerodinamik şekiller için hazır olarak neredeyse her tür şekle sokulabilir ve tahtadan daha uzun dayanır. Ayrıca, Fiat CR.42 de ve en dikkat çeken jeodezik kalıpta kumaşla kaplanmış yüzlerce preslenmiş parçadan birleştirilen Wellington serisinde olduğu gibi kaburgalar ve şekil vericiler halinde preslenmiş olarak kolayca topluca üretilebiliyordu.

Inglewood üretim hattındaki bir P-51D.
tamamen “yarı monokok” gövde,
tek parça kanata indirilirken.

Tabiki, 2. Dünya Savaşı savaş uçaklarına baktığımızda, “gergilenmiş deri” şeklindeki “tamamen” veya “yarı-monokot” yüzey kaplaması bükümlü alüminyum levhaların kaburgalara ve biçimlendiricilere perçinlenmiş hali en sık gördüğümüz yapıdır. Alüminyum alaşımlı levhalar gözle görünen malzemelerken, içyapı ve haddelenmiş parçalar uçuşun stresini kontrol eden en kritik parçalardır. Alüminyum erime noktasına yakınken sıcak metal bir profilden makarna gibi çekilir. O uzun “T”, “I”, “L” şekilli kirişler birleştirilerek kanat lonjeronları halini alırlar. Ju-88 gibi, yaygın olan ağır yapılı ve bağlantılı ayrım noktaları ile karşılaştırıldığında Do-17’nin hafif ama güçlü kanatları için iki tane 18 metrelik (59 ayak) uzun demet şeklinde lonjeronu vardır. Spitfire ve Bf-109 gövdeye tutturulmuş kanatlara sahipken P-40, P-51 ve Fw-190 da çatılmış kanatlara sahiptir. İlave olarak elevatör ve dümenlerin büyük çoğunluğu ve eleronların da bazıları kumaşla kaplanmış aluminyum iskeletlerdir (gümüş renkli boya sizi yanıltmasın!).

Hawker Hurricane üretim hattı -
çelik boşluk fark edilebilir durumda, kendisin çevreleyen ahşap dikey sicimlere dolanmış. Bu uçağın büyük bir kısmı kumaş ile kaplanmış, bu özelliği daha çok Birinci Dünya Savaşı uçaklarında görünüyor

Aciliyet ve kıt kaynaklar savaşın ortasında tahtayı yeniden ön plana çıkarmıştır. Yeni yapıştırıcılar, kontraplak biçiminde daha iyi ve daha istikrarlı tahta yapılara olanak tanıdı ve aciliyet binlerce mobilya üreticisini çabuk çabuk uçak yapmaya itti. Daha önce de belirttiğimiz üzere Ruslar tahtadan çok iyi yararlandılar, İngilizler ve Almanlar da dikkate değer yapılar yaptılar. Mosquito, gövde kaplaması olarak şekil verilmiş ince kontraplak katmanlarından oluşan ve aradaki boşluğun balsa ağacı ile doldurulduğu dahiyane bir tasarımdı. Modern ev yapımı komposit uçaklarda kullanılan tekniğe benzer şekilde yapılmış etkili devasa bir model uçaktı. Malzeme kıtlığı Almanya’yı dünyadaki en hızlı uçağı yaparken tahta kullanmaya itmişti. Ho-229 ve Me-163 kanatlarda tahta kullandı, daha sonra 2. Dünya Savaşının en hızlı uçakları olarak kabul edildiler, He-162 ise neredeyse tamamen tahtadandı!

Spitfire mükemmel bir savaşçı olmasına rağmen üretimi çok zaman alıyordu, son derece ustalaşmış işçiler gerektiren çok pahalı bir üretimi olması bile tek başına yeterliydi. Savaş yakındayken RAF komutası sayıların performanstan daha önemli olduğuna karar verdi. Hurricane’in üretim biçimi fiilen demode olmuş olmasına rağmen üretim şeklini bilen bir çok kalifiye işçi ve bolca alet bulunmaktaydı. Uzay çelik iskeletli gövde, bükümlü çelik kanat lonjeronu onu olağanüstü sağlam yapıyordu. Tamamı güçlendirilmiş kumaşla kaplanmış halde iskelet yapısının tahta kirişleri arkada olacak şekilde, burundan kokpitin hemen arkasına kadar olan aluminyum kaplamanın basit ama akıllı yapısı aerodinamik özellikleri geliştiriyordu. Böylece Hurricane’i çok daha kolay, çok daha çabuk hemde Spitfire’ın maliyetinin küsuratına tam vaktinde destansı Britanya Muharebesine yetiştirmişlerdi.

Yazar: Joe “Pony51” Kudrna


Daha çok ilgi çekici içerik okumak isterseniz War Thunder Wiki sayfasını (İngilizce) ziyaret edin!


 

Daha fazla oku::
Turkish Speaking Website
  • 20 Mart 2019
Geliştiricilerden Cevaplar
  • 30 Ocak 2019
Zırh Delme Hesaplarının İyileştirilmesi
  • 30 Ocak 2019
Mühimmat Kemerleri 101
  • 30 Ocak 2019